Sivil Asker İşbirliği

Gök Yeleli Bozkurt

New member
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
1,947
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Bozkurtlardan Birine Sorun
Askeri harekatın başarısı, önemli ölçüde sivil kesimin desteğine bağlı olup, Sivil-Asker İşbirliği; çatışma öncesi, çatışma ve çatışma sonrasında büyük önem taşımakta, çatışmaların engellenmesinde ve çözümlenmesinde en etkili araçlardan biri olarak kabul edilmektedir.

Sivil-Asker İşbirliği vasıtasıyla; kuvvetlerin bulunduğu bölgedeki komutanın amaç ve metotlarının o bölgede bulunan sivil halk ve kurumlarla uyumlaştırılması, dolayısıyla kuvvet kullanılmaksızın askeri başarı sağlanması mümkün olmakta, bunun en güzel örneği ise Barışı Destekleme Harekatı�nda görülmektedir. Sivil-Asker İşbirliği ayrıca, mahalli kaynakların elde edilmesi, uluslar arası düzenlemelerin uygulanması ve sivil yönetimlere geçiş konularında da büyük önem taşımaktadır.




SİVİL-ASKER İŞBİRLİĞİNİN TANIMI VE TARİHİ GELİŞİMİ

Geniş anlamı ile barış, buhran ve savaş döneminde merkezi ve mahalli seviyede olmak üzere, sivil ve askeri kesim arasında sağlanan işbirliği ve koordinasyon olarak tanımlanabilen Sivil-Asker İşbirliği, Türkiye’de en klasik anlamı ile sivil ve askeri kesimin karşılıklı olarak birbirlerini desteklemeleri olarak da anlaşılmaktadır.
Tanımlanmasının geçirdiği evreler dikkate alındığında, “Sivil-Asker İşbirliği faaliyetleri ne zaman ortaya çıkmıştır?” şeklindeki bir soru akla gelebilmektedir. En basit şekliyle cevap “Sivil-Asker İşbirliği faaliyetleri insan ve savaşların olduğu her dönemde var olmuştur” şeklinde olacaktır. Bununla birlikte, insani değerlerin gelişimi ve değişimi ile toplumların demokrasi anlayışlarındaki gelişmeye paralel olarak, insan ve onun yarattığı kurumlar ve organizasyonlar toplum içinde ve uluslararası alanda önem kazandıkça, Sivil-Asker İşbirliği faaliyetleri de askeri harekatın değişmeyen, fakat gün geçtikçe önemi artan faktörlerinden biri olmuştur. Bu gelişim sürecini kısaca şöyle açıklayabiliriz.
NATO’nun Merkezi Avrupa Komutanlarından birisi, Sivil-Asker İşbirliği’nin önemini; ”Eski zamanlarda Komutanlar, Sivil-Asker İşbirliği konusunda asla düşünmezlerdi. Sivil-Asker İşbirliği, harekata katılması istenmeyen çok kıdemli albayların görevi olarak kabul edilirdi. Bugün için, bu düşünce tamamen değişmiş ve Sivil-Asker İşbirliği, bir komutanlık sorumluluğu olmuştur. ” ifadeleriyle dile getirmiştir.
İkinci Dünya Savaşında, Avrupa Müttefik Komutanı General Eisenhower, dönemin ve harekatın Sivil-Asker İşbirliği ihtiyaçlarına ilişkin olarak; ”Baş ağrıtan ve bir hafta içinde 10 yıl yaşlandıran sorunlar” ifadesini kullanmaktadır.
Soğuk Savaş döneminde ise en klasik tanımı ile pek değişmeyen bir Sivil-Asker İşbirliği yaklaşımı devam etmiştir. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi Sivil-Asker İşbirliği ve ilişkileri konusu, geniş kapsamlı bir incelemeyi gerektirmekle birlikte, tarih boyunca sivil-asker ilişkileri ve kurumlar arasındaki işbirliği, ordu-millet yaklaşımı içinde ele alınmış, ülke içinde söz konusu kurumlar arasında önemli bir sorun ortaya çıkmamış ve/veya devlet anlayışı bakımından olmadığı kabul edilmiştir. Özellikle, topyekûn savaşın en güzel örneklerinden biri olarak Kurtuluş Savaşı, Sivil-Asker İşbirliği’nin oldukça farklı bir yorumu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dünyadaki bloklaşmanın yıkılması ile daha belirgin hale gelen milliyetçilik ve buna bağlı olarak etnik grupların kendilerini tanımlama ihtiyacı, istikrarsızlığı artırıcı diğer tehditler ve uluslararası ortamda insani değerlerin yükselişi, ülkelerin Sivil-Asker İşbirliği anlayışında da değişimler meydana getirmiştir.
Dünya konjonktüründeki bu gelişmeler çerçevesinde; özellikle, farklı bölgelerdeki tehdit algılaması değişime uğramış, dünyanın herhangi bir bölgesindeki kriz, çatışma ve doğal/teknolojik afetler de ülkelerin ilgi ve etki alanlarına dahil olmuştur. Bütün bu gelişmelerin sonucunda; çok sayıdaki bölgesel çatışma ve kriz ortamında, istikrarın yeniden sağlanması amacıyla oluşturulan Barış Gücü faaliyetlerinin önemi ve yoğunluğu giderek artmıştır.
Yabancı ülkelerde çeşitli ve çok sayıdaki etnik ve karmaşık grup ve/veya topluluklarla karşı karşıya kalan Barış Gücü unsurları açısından en önemli sorun ise, “yerel halk ile iletişim kurulması” olarak karşımıza çıkmıştır. Bu sorunun çözümü için de; görev bölgesindeki toplumu, siyasi, ekonomik, psikolojik ve sosyal yönleri ile daha yakından tanıyan ve onlarla daha kolay iletişim kurabilen, sivil ve askeri birimlerden oluşan bir unsurun gerekliliği ortaya çıkmış, günümüzün Sivil-Asker İşbirliği anlayışının gereğini yerine getirmek maksadıyla da, başta ABD olmak üzere pek çok ülkenin ve NATO’nun askeri kuvvetleri içerisinde, Sivil-Asker İşbirliği (Civil-Military Cooperation/CIMIC) Birlik ve Unsurları diye nitelediğimiz, yeni bir oluşum yer almaya başlamıştır.
Söz konusu CIMIC Birlik ve Unsurları kısaca; kriz, çatışma ve afetler nedeniyle normal yaşam düzeni bozulan bölgenin siyasi, ekonomik, sosyal, psikolojik coğrafi v.b. resmini çıkararak, ihtiyaçları sıralayabilen, ihtiyaçların giderilmesi için projeler oluşturan, bu projeler için gerekli mali ve idari desteği yerel, ulusal ve uluslar arası organizasyonlardan temin ederek, bölgenin alt yapısının geliştirilmesinde önemli rol oynayan, sivil ve askerleri uzmanlardan oluşan bir teşkilatlanma olarak özetlenebilir.
Bunun bir adım ötesinde ise CIMIC birlik ve unsurları; uluslararası kuruluşlar (International Organization/IO) , Milli Kuruluşlar (National Organization/NO) ve hükümet dışı Organizasyonlar (Non-Govermental Organizations/NGO’s) ’ın dolaylı ve/veya doğrudan desteği ile söz konusu kriz bölgesi veya ülkede, ülkesinin menfaatleri doğrultusunda kendisine müzahir bir topluluk yaratabilmekte, ileride elde edilebilecek siyasi ve ekonomik çıkarlar için bir alt yapı oluşturulabilmektedir.
Özellikle Bosna-Hersek ve Kosova Krizleri de göstermiştir ki, kriz ve çatışmaların çözümüne yönelik Barışı Destekleme Operasyonları’nın başarısı ve operasyon sonrası bölgenin süratle normal yaşam düzenine geçirilmesi, büyük ölçüde CIMIC faaliyetleriyle mümkündür.
Sonuç olarak Sivil-Asker İşbirliği;görevin desteklenmesi maksadıyla, Harekat Alanı Komutanı ile milli ve yerel otoriteleri ihtiva eden sivil halk arasında; irtibat, işbirliği ve koordinasyonu sağlayan, “KAYNAKLAR, DÜZENLEMELER ve FAALİYETLER”dir. Buradaki irtibat, koordinasyon ve işbirliği; uluslararası, milli ve hükümet dışı organizasyonlar ve ajanslıkları da ihtiva etmektedir.



SİVİL-ASKER İŞBİRLİĞİ FAALİYETLERİNİN PRENSİPLERİ

Belirtilen bu yetenekleri ile Sivil-Asker İşbirliği birlik ve unsurları faaliyetlerini tamamen demokratik ve topluma açık olarak yürütmelidir. Şeffaflık bu birlik ve unsurlara olan güveni artıracak ve onların sivil toplum ve kuruluşları ile ilişkilerinin daha sağlam temellere oturmasını sağlarken, devamlılığını da sağlayacaktır.
Sivil-Asker İşbirliği insani yönü ağırlıklı faaliyetleri içerdiğinden, toplumun her kesimini kucaklamalı ve her kesimine aynı mesafede olunmalıdır.
Sivil Asker İşbirliği bir muharebe destek görevidir. Bu yönü ile Sivil Asker İşbirliğinin amacı; harekat bölgesinde maddi, manevi ve taktik avantajlar temin edebilecek uygun ve elverişli sivil-asker ortamı sağlayacak, sivil toplum ve kuruluşları ile askeri unsurlar arasında tam bir koordinasyon oluşturmak ve bunu devam ettirmektir. Bu avantajlar, mevcut ve potansiyel düşman tesirlerini de azaltacaktır.
Sivil-Asker İşbirliği faaliyetlerine ilişkin prensipler, askeri yönetime ve sivil-asker ilişkilerinin yönlendirilmesine ilişkin olmak üzere iki ana başlık altında toplanabilir.
a. Askeri yönetime ilişkin prensipler :
(1) Sivil-Asker İşbirliği bir Komutanlık sorumluluğudur.
(2) Sivil-Asker İşbirliği faaliyetleri görevin yerine getirilmesini sağlamalıdır.
(3) Askeri ve sivil kaynakların kullanımında denge/ekonomi sağlanmalıdır.
(4) Kaynakların kullanımında siklet merkezi oluşturulmalıdır.
(5) Sivil-Asker İşbirliği faaliyetlerindeki insani zorunluluklar öncelikli olarak dikkate alınmalıdır.
b. Sivil-asker ilişkilerinin yönlendirilmesine ilişkin prensipler :
(1) Kültürel bilinç.
(2) Ortak müşterek hedeflerin oluşturulması.
(3) Sorumlulukların paylaşılması.
(4) Sivil toplumun faydasının ortaya konulması.
(5) Faaliyetlerde şeffaflık.
(6) Etkili ve devamlı iletişim.
Bu prensiplerin uygulama önceliklerinin belirlenmesindeki iki önemli kıstas ise, vazifenin yerine getirilmesi ve insani değerlerdir.

NATO'DA SİVİL-ASKER İŞBİRLİĞİNİN TANIMI

Sivil-Asker İşbirliği sürecindeki gelişmeler NATO’yu da etkilemiş ve askeri planlama faaliyetleri içinde vazgeçilmez bir unsur olarak yer almaya başlamıştır. Bu nedenle, NATO tarafından iki önemli doküman hazırlanmıştır. Bunlardan birisi Sivil-Asker İşbirliğinin politikasını belirleyen “MC-411 NATO CIMIC Politikası” dokümanı, diğeri ise usul ve esasları ortaya koyan “AJP-09 NATO CIMIC Doktrini” dokümanıdır. Her iki doküman da, İttifakın Stratejik Konsepti’nde meydana gelen gelişmeler ve NATO’nun müdahil olduğu çeşitli kriz ve çatışma bölgelerinden (Bosna-Hersek ve Kosova gibi) çıkarılan dersler ışığında, üye ülkelerin görüş ve önerilerinin karşılıklı müzakereleri ile geliştirilmektedir.
Sivil-Asker İşbirliği konusunda, üye ülkelerde ortak bir anlayışın oluşmasını sağlamak maksadıyla hazırlanan söz konusu dokümanlarda da yer alan bazı önemli hususlar aşağıdadır.
a. Amaç :
CIMIC’in uzun vadeli amacı; kriz hallerine kalıcı çözümler getirilmesi için gerekli koşulların hazırlanması ve bu koşulların idame ettirilmesi,
CIMIC’in kısa vadeli amacı ise; Müttefik Kuvvetlerin bulunduğu bölgedeki komutana optimum seviyede moral, maddi ve taktik avantajlar sağlamak için komutan ile sivil halk ve kurumlar arasında işbirliği ve koordinasyon sağlamaktır.
b. Kapsam :
NATO belgelerinde CIMIC’in kapsamı, “Üye ülkelere gönderilen dış takviye kuvvetleri ile üye ülkelerin sivil ve askeri makamları arasındaki koordinasyon ve bu kuvvetlerin bulunduğu bölgelerdeki yönetsel makamlar ve sivil halk arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi” olarak nitelendirilmekte olup, NATO’nun kendi organları arasındaki işbirliği ve koordinasyon CIMIC olarak değerlendirilmemektedir. CIMIC kapsamına, Kuzey Atlantik Antlaşması’nın hem 5 nci maddesi hem de 5 nci maddesi dışında yer alan operasyonlar girmektedir.
c. Hedefler :
NATO’nun tespit etmiş olduğu Sivil Olağanüstü Hal Planlaması (Civil Emergency Planning/CEP) faaliyetlerinin hedefleri ile Sivil-Asker İşbirliğinin hedeflerinin önemli ölçüde çakıştığını söylemek mümkündür. Bu kapsamda, halen NATO tarafından sürdürülen CIMIC hedefleri;
(1) NATO kriz önleme ve kriz yönetim düzenlemelerinin desteklenmesi,
(2) Kriz ve savaşta askeri kesimin desteklenmesi,
(3) Barış döneminde sivil kesimin desteklenmesi,
(4) Kriz ve savaşta hükümetin idamesinin sağlanması,
(5) Savaş ve afetlerden kaynaklanan tehdit ve risklere karşı halkın desteklenmesi ve korunması,
(6) Uluslararası seviyede NATO ve Avrupa Atlantik Ortaklık Konseyi’nin çabalarının desteklenmesi,
(7) Krizde makul ölçülerde ekonomik ve sosyal hayat seviyesinin sağlanması,
(8) Savaş ve afet alanlarının rehabilitasyonu ile ilgili çabalara katkıda bulunulması olarak sıralanabilir.
d.Faaliyet Alanları :
Savunma planlama faaliyetleri içinde yer alan; NATO Komutanlıkları ile Milli Komutanlıklar arasında sorumlulukların paylaşımı, savaş halinde acil durumun kararlaştırılması ve bu konulara ilişkin yasal düzenlemelerin hazırlanması, ajanslıkların görev alanlarına giren konularda gerekli planlama faaliyetlerinin sürdürülmesi ve süratli takviye konularına ilişkin çalışmalar Sivil-Asker İşbirliği faaliyetlerinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. NATO ile üye ülkeler arasındaki sivil ve askeri faaliyetlere ilişkin sorunlar, ülkelerin yasal düzenlemeleri ve idari yapıları göz önünde bulundurularak yapılan anlaşmalar vasıtası ile çözümlenmektedir. Bu kapsamda, söz konusu problemlerin çözümü için sürdürülen çalışmalar CIMIC faaliyet alanına girmektedir.
Gerginlik ve savaş dönemlerinde, savaşta meydana gelen acil bir durumda, NATO ve üye ülkeler arasında karşılıklı yardım ve destek sağlanması için yapılan planlama çalışmaları, dış takviye kuvvetlerinin kabul edilmesi ve konuşlandırılması için yapılan anlaşmalar, bu anlaşmalarla ilgili olarak yapılan müzakerelerin tümü de CIMIC faaliyetleridir.
Bunların yanı sıra, Varşova Paktı’nın dağılmasını müteakip, CIMIC faaliyet alanlarında da önemli değişme ve gelişmeler meydana gelmiştir. Bu faaliyetler;
(1) Kriz yönetimi,
(2) Barışın desteklenmesi operasyonları,
(3) Afetlere müdahale,
(4) İnsani yardım sağlanması,
(5) Eğitsel etkinlikler ve tatbikatlar kapsamında yürütülen çalışmalardır.
Soğuk savaş sonrası gelişmeler de göz önünde bulundurulduğunda, NATO’daki CIMIC faaliyetlerinin oldukça geniş bir alanı kapladığı kolayca görülebilmektedir. Ancak, doktrinel CIMIC faaliyetleri uygulamada; Harekat Öncesi, Harekat ve Harekat Sonrası Görev ve Faaliyetler olmak üzere üç kategoriye ayrılmaktadır.
(1) Harekat Öncesi CIMIC Görev ve Faaliyetleri :
Harekat öncesi dönemde yürütülecek faaliyetler; planlama, tavsiyelerde bulunma ve eğitsel faaliyetleri kapsamaktadır.
Komutan ve personele operasyon bölgesindeki sivil durum ve sivil durumun harekatı nasıl etkileyebileceği hakkında gerekli bilgiler verilmesi harekatın başarısı için büyük önem taşımaktadır. CIMIC kapsamında uygulanacak planlarla ilgili olarak gerekli incelemeler ve değerlendirmeler harekat öncesinde yapılmakta olup, bu inceleme ve değerlendirmeler; bölgenin coğrafi yapısı, kültürel yapısı, yönetim biçimi, kamu hizmetleri, kitle iletişim araçları, bölgenin endüstriyel ve tarımsal yapısı, ekonomik kapasitesi, bölgede uluslar arası ve gayri resmi organizasyonların mevcudiyeti imkan ve kabiliyetleri göz önünde bulundurularak yapılmaktadır.
Harekat öncesi yapılacak diğer bir CIMIC faaliyeti ise bölgedeki sivil durum ve diğer CIMIC konularında operasyon bölgesinde görev yapacak olan personeli eğitmektir.
(2) Harekat Esnasında CIMIC Görev ve Faaliyetleri
Sivil-Asker İşbirliğinin en önemli faaliyeti; harekat bölgesinde, komutanlığın konuya ilişkin planlarının uygulanmasında etkinlik sağlamaktır. Bu görevler içine resmi ve gayri resmi ilişkiler de dahil olup, söz konusu ilişkilerin tesis edilmesi ve sürdürülmesi gerekmektedir. Bunun için irtibat sağlanan ve irtibat sağlanacak olan mevcut sivil organizasyonlarla ilgili olarak sürekli güncel değerlendirmeler yapılmalı ve işbirliği bağlantıları güçlendirilmelidir. Bu kapsamda operasyon sırasında icra edilecek görevler;
(a) İrtibat sağlanması,
(b) Bilgi teatisi,
(c) Anlaşmalar yapılması,
(d) Değerlendirmelerdir.
(3) Harekat Sonrası CIMIC Görev ve Faaliyetleri :
Harekat sonrası safha, geçiş safhası olarak da tanımlanmaktadır. Geçiş safhası, askeri harekatın sonuçlandırılması süreci olup, askeri kesimin icra ettiği görevler ne kadar az olursa olsun geçiş süreci o kadar da kolay olmaktadır. Sivil-Asker İşbirliği; askeri operasyonların tamamlandığı ve sivil organizasyonların daha aktif bir rol aldığı geçiş döneminde de koordinasyon, yeniden konuşlanma veya görevlerin transferinde önemli bir rol oynar. Bu safhada, CIMIC faaliyetleri bu görevlerin sivil yaşamı kesintiye uğratmayacak şekilde sonuçlandırılmasına yönelik olmalıdır.
e. Organizasyon :
NATO’da CIMIC faaliyetlerinin yürütülmesi görevi, ilgili NATO Komutanı sorumluluğuna verilmiştir. CIMIC faaliyetlerini yürütmek üzere “Müttefik Müşterek Kuvvet Karargahlarına” bağlı olarak CIMIC personelinin de içinde yer aldığı birimler bulunmakta, bu birimlerin yapısı ve büyüklüğü kuvvet karargahlarına ve yapılacak görevlere göre değişmektedir.
Söz konusu müşterek karargahlar; kara, deniz, hava ve lojistik unsurlardan oluşmakta olup, anılan CIMIC birimleri bu unsurlar içinde yer almaktadır. Bu birimler söz konusu unsurları desteklemekte, sivil-asker işbirliğine ilişkin planlama faaliyetleri yanında, ilave olarak istişare görevleri de yapmaktadırlar. Ayrıca sivil-asker işbirliği faaliyetlerini yürütecek “CIMIC Grupları” ile bunlara bağlı CIMIC Birlikleri de bulunmakta ve kara unsurlarını desteklemektedir.
Anılan CIMIC Gruplarının temel görevleri, komutanın sivil-asker işbirliğine ilişkin planlarını uygulamasına destek sağlamaktır. Gruplar içinde özel görevleri yürütecek Sivil Fonksiyonel Uzmanlar (Civil Functional Specialist) da bulunmakta olup, bu uzmanlar kara unsurlarını desteklemekten, sivil organizasyonlarla irtibat sağlamaktan ve komutana teknik tavsiyelerde bulunmaktan sorumludurlar. Görev verilmesi halinde ise hava, deniz ve lojistik unsurlarını desteklemek üzere sorumlu kılınmıştır.
CIMIC Fonksiyonel Uzmanlarının faaliyetleri geniş bir perspektif içende planlanmış olduğu için, bu uzmanların hemen hemen tüm uzmanlık alanlarından temin edilmesi öngörülmüştür. CIMIC Fonksiyonel Uzmanlarının üye ülkelerden sağlanması ön görülmekte olup, bu uzmanların temin edilmesi, görevlendirilmesi ve tabi olacakları statü ile ilgili çalışmalar devam etmektedir.

TÜRKİYEDE SİVİL-ASKER İŞBİRLİĞİ FAALİYETLERİ

Topyekun savunma faaliyetlerinin Milli seviyede etkin olarak yürütülebilmesi için, sivil ve askeri kesim arasında işbirliği ve koordinasyon sağlanması ve her iki kesim arasında bu bağlantıların güçlendirilmesi zorunludur. 1999 yılında meydana gelen ve ülkemizi derinden etkileyen iki büyük deprem, özellikle barışta sivil kesimin desteklenmesinde Silahlı Kuvvetler’in sahip olduğu imkanlar ile bu imkanların harekete geçirilmesi için etkin bir Sivil-Asker İşbirliği’nin önemini bir kez daha ortaya koymuştur.
Türkiye’de SAİ faaliyet alanları, merkezi seviyeden mahalli seviyeye kadar uzanan oldukça geniş bir alana yayılmakta olup, söz konusu alanlar; Barış Döneminde SAİ, Doğal Afetlerde SAİ ile Kriz ve Savaş Dönemlerinde SAİ faaliyet alanları olarak sıralanabilir.
a. Barış Döneminde SAİ Faaliyetleri :
(1) Seferberlik ve savaş hazırlıklarına ilişkin planların, usul ve esasların hazırlanması ve gerekli düzeltmelerin yapılması,
(2) Silahlı Kuvvetler, kamu ve özel kesim ile halkın ihtiyacını karşılamak üzere, milli kaynakların planlanması konusunda önceliklerin tespit edilmesi,
(3) Bir düşman saldırısı veya doğal afetten sonra, ikaz ve alarm konuları dahil olmak üzere halkın korunması, nüfus hareketleri, kurtarma-enkaz kaldırma, tıbbi ilk yardım gibi sivil savunma faaliyet alanlarına giren konularda tedbir alınması,
(4) Düşman tehdidine maruz hassas bölgeler veya tesisler ile askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgelerinin tespit edilmesi,
(5) Silahlı Kuvvetlerde eğitim, tatbikat ve kamuya bilgi verilmesi ile ilgili faaliyetlerin düzenlenmesi,
(6) NATO Sivil Olağanüstü Hal Planlaması ve NATO Sivil-Asker İşbirliği ile ilgili faaliyetlerin koordine edilmesi,
(7) Silahlı Kuvvetlerde yürütülen SAİ faaliyetlerinin ilgili Bakanlık, Kamu Kurum ve kuruluşları ile koordine edilmesidir.
b. Doğal Afetlerde SAİ Faaliyetleri :
Doğal afetlerde yapılacak yardıma ilişkin görev ve faaliyetlere ilişkin Sivil ve Askeri Makamlar, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası başta olmak üzere ilgili Kanun, Tüzük, Yönetmelik ve Yönergelerde açıkça belirlenmiştir. Bu kapsamda;
(1) Yurtiçinde bir doğal afetin vukuu halinde; Mahalli Mülki Amirleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinden acil yardım ve hizmet talebinde bulunmaya yetkilidir.
(2) Doğal afetlerde yardım görevi alan askeri birlikler kendi komutanlarının sevk ve idaresinde, ancak Mülki İdare Amirleri ile koordineli olarak hareket ederler.
(3) Doğal afetlerde askeri birliklerin yardımı gerekli olmakla birlikte, bunlar asli sorumlu kuruluşların yerlerini alamazlar. Özel ekipler bölgeye intikal ettikçe, yardım faaliyetleri bu teşkillere devredilir ve yardım görevlerini tamamlayan askeri birlikler asli görev yerleri ve görevlerine dönerler.
(4) Yurt içinde meydana gelen veya karşılaşılan felaketlerde, hangi askeri makamlardan yardım isteneceği ve bu yardımın hangi şartlarda ve nasıl sağlanacağı, önceden hazırlanan “Doğal Afet Yardım Planları” çerçevesinde olmaktadır.
c. Kriz ve Savaş Dönemlerinde SAİ Faaliyetleri :
Kriz ve savaş hallerinde sivil ve askeri kesim arasında Sivil-Asker İşbirliğine ilişkin faaliyetlerin nasıl yürütüleceğine ilişkin usul ve esaslar, Türk Milli Mevzuatında ayrıntılı olarak yer almış olup, askeri kesimin bir savaş halinde desteklenmesi için Bakanlık, Kamu Kurum ve Kuruluşları ile askeri kesim arasında, barış döneminde hazırlanan çeşitli protokoller bulunmakta, ayrıca seferberlik ve savaş hallerinde uygulanacak Milli Sivil-Asker İşbirliğine ilişkin faaliyetler yer almaktadır.
d. TSK’de SAİ’ne İlişkin Gelişmeler :
Mevcut ve potansiyel kriz/çatışmaların yoğun olduğu Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu’nun ortasında bulunan ülkemizin; uluslararası anlaşmalardan doğan sorumluluğunu yerine getirerek gerek çevresindeki gerekse değişik bölgelerde icra edilecek Barışı Koruma Operasyonları ile İnsani Yardım Operasyonları’nda görev alabileceği değerlendirilmiş ve NATO’da başlatılan çalışmalara paralel olarak hem NATO bünyesinde, hem de Milli olarak kullanılmak üzere TSK bünyesinde de bir SAİ Birliği’nin kurulması çalışması 2000 yılında tamamlanarak, söz konusu Birlik faaliyete geçirilmiştir.
TSK SAİ Alay Komutanlığı adı altında faaliyete geçen birliğin, halen yurtiçi ve yurtdışı eğitim ve kurslarla personelinin yetiştirilmesine devam edilmekte, Bosna-Hersek ve Kosova’da görev yapan birliklerimizde görev alarak deneyim kazanması sağlanmaktadır.
Ayrıca, TSK içinde ortak SAİ anlayışının oluşturulması maksadıyla, bir doküman da hazırlanarak yayımlanmıştır.

SİVİL-ASKER İŞBİRLİĞİ FAALİYETLERİNDE SONUÇ

Globalleşen dünya düzeni içerisinde ülkelerin sorunlarını savaş yoluyla çözüme kavuşturmalarının giderek zorlaştığı, bunun yerine Kriz Yönetimi’nin ve sorunların barışçı yollardan çözümünün önem kazandığı günümüzdeki gelişmelere ve dünyamızın geçirdiği hızlı değişim sürecine bakarak; önümüzdeki dönemde, savaşların yerine dünyanın çeşitli bölgelerindeki kriz ve çatışmaların sona erdirilmesine yönelik Barışı Destekleme Operasyonları ve meydana gelen doğal ve teknolojik afetlerin zararları ile kriz ve çatışmalardan kaynaklanan nüfus hareketleri karşısında, insanlığın acılarının hafifletilmesine yönelik İnsani Yardım Operasyonlarının daha yoğun olarak yaşanacağını söyleyebiliriz.
Bu açıdan önemi her geçen gün artan SAİ; önümüzdeki dönemde de ülkelerin siyasi ve askeri politikaları içerisinde yer alarak askeri ve insani operasyonların ayrılmaz bir parçası haline gelecek, aynı zamanda ülkeler arasındaki işbirliğinin geliştirilmesinin de bir yolu olacaktır.
Sonuç olarak önümüzdeki dönem içinde, TSK’nın; NATO’nun V nci Madde Dışı Operasyonlarında görev almaya devam edeceği ve bu görevlerdeki başarısının da SAİ faaliyetlerinin etkinliği ile doğru orantılı olacağı dikkate alındığında, SAİ’nin TSK’nın önemli görevlerinden biri olacağı değerlendirilmektedir.
 
Üst