Lapta Küresel Isınmanın Termometresidir...

Hüseyin LAPTALI

Onursal Üye
Katılım
13 Ağu 2008
Mesajlar
465
Tepkime puanı
0
Puanları
0
LAPTA KÜRESEL ISINMANIN TERMOMETRESİDİR...

29.7.2008 tarihli, 8 AĞUSTOS 2008 ERENKÖY... başlıklı yazımda "7 Ağustos Perşembe saat 7.30 KKTC semalarındaydım. Uçağın penceresinden gördüğüm manzara korkunçtu. 8 bin metre yükseklikten Kıbrıs'ın halini hiç böyle seyretmemiştim. Çöl. Yeşilada, sarı ada olmuştu. Kanlıdere ovası sapsarı kumsal, kum denizi. İçinde yer yer köyler. Çok seyrek yerleşim birimcikleri, vahalar. Kumların menevişlenen sıcaklığı sanki yüzüme vuruyordu. Doğrusu çok üzüldüm. Bu konuyu sonra anlatacağım," demiştim.

1958 yılında İstanbul'da okumak için Lapta'dan ayrıldığımda, bir daha uzun süre köyümde bulunmak kısmet olmayacakmış. Artık Lapta'nın yeşillikler denizinden esen meltemlerini uzun uzun teneffüs etmek, Ahrigo suyunu kana kana içmek, cennetin dünyadaki kokusu olan limon çiçeği kokularını derin derin nefeslenerek, acaba cennette mi yaşıyorum diye düşünmek, bana çok az nasip olacaktı. Belleğime derin izlerle oturmuş Lapta hayallerim 50 sene öncesinde kaldı.

Bu defa köyüme gittiğimde, yeşillikler denizinden esen meltemleri, Ahrigo suyunun berraklığını, cennetten esen limon çiçeği kokularını aradım, bulamadım. Köyün ufuklarını sanki bir çöl yalazı sarmıştı, yalaz göklere doğru menevişlenip duruyordu.

Dört numaralı biradere, "Bu ağaç neden kurudu," dedim. "Senin bildiğin Lapta kalmadı artık," diye söze başladı, susmuyordu.

-Eski yağmurlar kalmadı, bu sene bir damla yağmur düşmedi. Sular çekildi. Başpınar kurudu. Eskiden kuyudan su satardım, şimdi ağaçları damlama ile suluyorum yine de su yetmiyor. Geçen senelerde kuyuyu 10 metre daha derinleştirmiştim. İyi ki derinleştirmişim yoksa, şimdi ben de susuz kalacaktım. Bütün bahçeler kurudu. Şu toprağa bak, dedi ve ayağını toprağa vurdu. Toprak kuru kum misali dağıldı, toz yükseldi.

-Şu toza bak. Eskiden böyle miydi? Toprakta nem vardı. Toprağın yüzünü ot kaplardı. Sabahın bu saatinde çiyden gezinemezdin, pantolon paçaları 50 cm ıslanırdı. Şimdi toz kalkıyor. Şu ekşi ağaçlarının yapraklarına bak, hep toz bürümüş. Ağaç nefes alamıyor, eziyet çekiyor. Filizleri büyümüyor, yanıyor. Ekşiler, su toplayıp irileşemiyor.

Minallayalar(1) da bu sene iyiyi işaret etmiyor. Bu kış yine kurak geçecek. Şu sorduğun badem ağacı neden kurudu biliyor musun? Yer altı suyu derinlere düştü. Toprağın nemi de derinlerde kaldı. Ağaç kökleri nemden yukarda kalınca, işte öyle yaprakları ile birlikte toptan kurudu. Bak çağlarlı dahi kuru kuru üstünde duruyor, dedi. Nerede ise ağlayacaktı.

Halbuki 50 sene önce Lapta bahçelerinde kurumuş ağaç göremezdik. Köyümüzle, "Odunu diksem filizlenir," diye övünürdük. 50 yıllık zaman diliminde her şey değişti. Lapta küresel ısınmanın termometresiydi ve küresel ısınma senelere sığacak kadar hızlanmıştı.

KKTC'de ilk sabah; Lefkoşa'da yüzümü yıkadım. Ağız boşluğuna kaçan su deniz suyundan da daha tuzluydu. Gözlerim yandı. Bu ne biçim musluk suyu idi. Elimdeki sabun hiç mi hiç köpürmüyordu. Yağ gibi elime yüzüme yapışıp duruyordu. Sabun kullanmaktan vazgeçtim.

Doğrusu KKTC gerçekten içme, kullanma ve de sulama suyu yönünden acı çekiyordu. Lefkoşa'da musluk suyu ile bahçe sulamak, araba yıkamak yasaktı.

Erdoğan 8 milletvekili adamı ile 20 Temmuzda KKTC'ye çıkarma yaptı. Barış ve Özgürlük Bayramı şerefine süper bir milli nutuk çekti. Arkasından da projelerin yapılmakta olduğunu ve üç seneye kadar KKTC'ye Anamur'dan su getirileceğini bas bas bağırarak müjdeledi. Dalga mı geçiyordu, takiye mi yapıyordu, yalan mı söylüyordu anlayamadım. Halbuki Talat ve adamları 2008 senesi sonuna kadar kalıcı çözüme imzalayacaklardı.

Anamur'a bir baraj, Beşparmak dağlarına da bir depo yapmak, arasını da 80 km. boru ile döşemek, bana kalsa bir yazlık iştir. İşte sana su, işte barış, işte barış suyu. Rum yalvaracak...

1974'den beri her yıl Anamur'dan KKTC'ye su getirilecekti. Projeler hazırdı.Su üç sene sonraya kaldı. İçme de yanında yat. Herifçioğlu 300 bin tonluk tanker ile Güney Kıbrıs'a Yunanistan'dan su taşıyıp duruyordu. Biz de dünya para ödeyerek Manavgat'tan KKTC'ye su taşımak için balon yaptırdık. Onu da yolda patlattık. Hay maşallah, kalkınırız inşallah... Su akar Türk baklar...

(1) Ağustos ayında gökteki bulutlanmaya bakarak, ertesi yılın yağmurlu veya kurak geçeceği tahminleri yapılan yerel bir inanış şekli. Ağustos bulutlu ise kış yağmurlu geçecek demektir? İşimiz fala kaldı.


Hoşça kalınız. 5 Eylül 2008
Hüseyin LAPTALI
 
Üst