Gök Yeleli Bozkurt
New member
AMAÇ
Yapılan bu çalışmanın amacı, son yıllarda adından çokça söz ettiren ve 2000 yılından itibaren toplumu daha fazla etkisi altına almaya başlayan ve etki alanının giderek genişlemesiyle beraber toplumsal ve hukuksal bir talihsizlik yaratan ve toplumsal adaletsizliği de beraberinde getiren Kapkaççılık olgusunu,
1- Kavramsal-hukuki
2- Sosyo-ekonomik
3- Sosyo-kültürel
4- Siyasal
boyutları ile ele alarak, Türkiye’de, kapkaççılığın nedenlerine, kapkaççılık için alınması gereken hukuksal, toplumsal ve idari tedbirlere ve bu sapmış eylemin hayatımıza olumsuz anlamda kattığı kaçınılmaz sonuçlara yaşanmış ilginç olaylardan da örnekler vererek maksimum düzeyde ışık tutmaktır.
Kapkaççılığın toplumumuzda bu zamana kadar yarattığı olumsuz etkilere rağmen, gerek alınması lüzumlu tedbirlerin alınmaması dolayısıyla, gerekse gündemde her zaman konuşulan ve tartışılan bir konu olmasına rağmen ciddi bir tehlike olarak algılanamaması dolayısıyla masaya yatırılmaması sonucunda temelde gerekli ve yeterli tedbirlerin alınmaması, bu fiili kendiliğinden, sosyolojik ve hukuksal bir talihsizlik ve yanılgı boyutuna ulaştırmıştır. Bu bağlamda, yapılan bu çalışma, kapkaç terörünün en ciddi boyutlarıyla ele alınmasının sağlanması ve bu vesile ile büyük oranda, bu örgütsüz terörün önüne geçilebilmesiyle beraber toplumsal adaletin gerçekleştirilmesi amacına hizmet etmesi düşünülerek hazırlanmıştır.
GİRİŞ
Son yılların en popüler suçlarından olan kapkaç, giderek etkisini artırmakta ve zihinlere rahatsızlık vermeye devam etmektedir. Bu rahatsızlık ise polise duyulan güvenin sarsılması olarak önümüze gelmektedir. Oysaki emniyet teşkilatı kapkaççılığın yayılmasından veya önlenememesinden sorumlu tek kurum değildir. Günümüzde toplumun birçok kesimi ceza adalet sistemi içerisindeki kurum ve kuruluşların kapkaççılık konusundan sorumlu olduğunun bilincinde değildir. Bu açıdan diğer kurum ve kuruluşların da sorumlulukları göz önüne alınarak değerlendirme yapılması en doğru yol alacaktır. Aksi takdirde polisin tek başına kapkaççılıktan sorumlu tutulması, toplumun duyduğu güven duygusunu derinden sarsacak ve farkında olmadan polisin etkinliğinin önüne geçilmiş olacaktır.
Suç ve suçlu ile sürekli ve dinamik bir şekilde mücadele eden polisin verimli ve etkili olması için kendisine duyulan güven çok önem arz etmektedir. Halkın desteğini alan polis, toplumun huzuru ve sukununu sağlamaya yönelik çalışmalarına daha iyi odaklanacak; emniyet ve asayişin sağlanması bağlamında çok daha üst seviyede konsantrasyona sahip olacaktır. Böylece suçla mücadele eden, tek amacı halkına hizmet edip toplumun refah seviyesini yükseltmek olan, gecesini gündüzüne katan polisin kapkaççılıkla mücadeledeki konumu daha belirgin hale gelecektir. Bu bağlamda Kapkaççılığın giderek yayılan etki alanının daraltılamamasının altında yatan nedenlerin araştırılması sorunun çözülebilmesi açısından önemli bir adım olacaktır. Gerekli olan işlemlerin yapılmaması ve alınması gereken ciddi tedbirlerin alınmaması sonucu olumsuz anlamda güncelliğini koruyan kapkaç terörünün çeşitli boyutlarıyla ele alınması artık bir gereklilik değil zorunluluktur.
KAPKAÇÇILIK
1-KAVRAM OLARAK KAPKAÇÇILIK
Bir kimsenin haberi olamadan, taşınabilir eşya ve ziynetin bir veya birkaç kişi tarafından aniden kapıp kaçırılmasına kap-kaççılık denir. Genellikle bayanların taşıdıkları çantaların ellerinden veya omuzlarından zorla alınarak çalınması olayı olarak ta tanımlanabilir. Kapmak ve kaçmak kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen bu fiili gerçekleştiren kimselere kapkaççı denir. Meydana gelen söz konusu olaya ise kapkaç denir. Kapkaççılık ise tanımlamada kolaylık olsun diye halk tarafından dillendirilen, olumsuz manada sosyal bir alışkanlığı veya yapılan işi yahut bir mesleği ifade eden türetilmiş bir olgudur.
Günlük hayatta, yani aktüel olarak kapkaççılık; kalabalık cadde ve sokaklarda genelde yalnız dolaşan kimselere, kim olduğu bilinmeyen kişilerin, yaklaşarak, içerisinde değerli eşya ve para olduğu zannedilen çanta ve benzeri eşyaları alabilmek için, otomobil ve motosiklet gibi hareket kabiliyeti yüksek araçları da kullanarak veya da yaya olarak belirli bir kuvvet uygulanmasıyla birlikte (bu kuvvet itme, çekme, düşürme veya zorla bıraktırma şeklinde olabilir) kişiyi etkisiz hale getirmesi ve söz konusu değerli eşyayı çalması olayı olarak tanımlanabilir.
2-KAPKAÇÇILIĞIN HUKUKSAL BOYUTU
Son yıllarda revaçta olan kapkaççılık olgusunun Türk Ceza Kanunu ve diğer özel ceza kanunlarında müstakil bir suç olarak yer almaması; toplumun değişik kesimlerine(akademisyenler, kolluk personelleri, hukukçular, toplum bilimciler, medya vs…)bu sapmış eylemi, çeşitli hipotez, yaklaşım ve ifade tarzlarıyla tartışma alanı oluşturarak, masaya yatırma imkan ve zemini yaratmaktadır. Bu bağlamda; kimi akademisyen ve ceza hukukçularının fikir ve görüşleri, kapkaççılık konusu itibariyle, bir bütünlük oluşturamamış; dolayısıyla ilgili kesimler arasında fikir birliği sağlanamamıştır. Sonuç olarak, görüş ayrılıkları ortaya çıkmış ve kapkaççılık konusunda öne sürülen fikirler çeşitlenmeye başlamıştır.
Bu itibarla, bazı ceza hukukçuları kapkaççılık eyleminin TCK md.142/2-b de bulunan nitelikli hırsızlık kapsamında değerlendirilmesinin yerinde ve uygun olacağını belirtirken, kimileri ise söz konusu eylemin TCK md.148 de yer alan yağma suçu kapsamında dikkate alınmasının gerekliliğini vurgulamaktadır. Burada önemli olan husus, hırsızlık ve yağma fiillerinin hukuki açıdan ne anlam doğurduklarının tam olarak tespit edilmesidir. Kapkaççılık suçunun daha iyi anlaşılabilmesi açısından ilgili kanun maddelerinin metinlerini ve gerekçelerini irdeleyerek söz konusu fiillerin hukuki anlamlarını ortaya koymak faydalı olacaktır. Söz konusu tartışmalı maddelerden ilk önce hırsızlık suçunun derinlemesine incelenerek kapkaççılık hususundaki kafalardaki soru işaretlerinin en aza indirilmeye çalışılması gerekmektedir. Çünkü hırsızlık suçunun tam anlamıyla ne ifade ettiği anlaşılamazsa yağma suçunun ne anlama geldiği de toplumun belirli kesimleri tarafından anlaşılamayabilir. Bu açıdan işe hırsızlık üzerinde yoğunlaşarak başlamak en isabetli yol olacaktır.
a) Hırsızlık suçunun ele alınması :
(1) Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji de, taşınır mal sayılır.
Madde metninde, hırsızlığın temel şekli tanımlanmıştır. Buna göre, taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir. Rızanın geçerli olması için bulunması gereken koşulların varlığı hâlinde zilyedin rızası bir hukuka uygunluk nedeni teşkil edecek ve suç oluşmayacaktır.
Hırsızlık suçunun oluşabilmesi için, failin kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla hareket etmesi yeterli olup, bunun fiilen temini şart değildir. Bu yarar, maddî veya manevî olabilir.
Almak fiilinden maksat, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesidir. Bu tasarruf olanağı ortadan kaldırılınca suç da tamamlanır.
Maddenin ikinci fıkrasında, ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji, taşınır mal sayılmıştır. Buna göre, elektrik enerjisi, gazlar, tabiî veya sun’i buharlar da hırsızlık suçunun konusunu oluşturabilecektir.
Nitelikli hırsızlık
Yapılan bu çalışmanın amacı, son yıllarda adından çokça söz ettiren ve 2000 yılından itibaren toplumu daha fazla etkisi altına almaya başlayan ve etki alanının giderek genişlemesiyle beraber toplumsal ve hukuksal bir talihsizlik yaratan ve toplumsal adaletsizliği de beraberinde getiren Kapkaççılık olgusunu,
1- Kavramsal-hukuki
2- Sosyo-ekonomik
3- Sosyo-kültürel
4- Siyasal
boyutları ile ele alarak, Türkiye’de, kapkaççılığın nedenlerine, kapkaççılık için alınması gereken hukuksal, toplumsal ve idari tedbirlere ve bu sapmış eylemin hayatımıza olumsuz anlamda kattığı kaçınılmaz sonuçlara yaşanmış ilginç olaylardan da örnekler vererek maksimum düzeyde ışık tutmaktır.
Kapkaççılığın toplumumuzda bu zamana kadar yarattığı olumsuz etkilere rağmen, gerek alınması lüzumlu tedbirlerin alınmaması dolayısıyla, gerekse gündemde her zaman konuşulan ve tartışılan bir konu olmasına rağmen ciddi bir tehlike olarak algılanamaması dolayısıyla masaya yatırılmaması sonucunda temelde gerekli ve yeterli tedbirlerin alınmaması, bu fiili kendiliğinden, sosyolojik ve hukuksal bir talihsizlik ve yanılgı boyutuna ulaştırmıştır. Bu bağlamda, yapılan bu çalışma, kapkaç terörünün en ciddi boyutlarıyla ele alınmasının sağlanması ve bu vesile ile büyük oranda, bu örgütsüz terörün önüne geçilebilmesiyle beraber toplumsal adaletin gerçekleştirilmesi amacına hizmet etmesi düşünülerek hazırlanmıştır.
GİRİŞ
Son yılların en popüler suçlarından olan kapkaç, giderek etkisini artırmakta ve zihinlere rahatsızlık vermeye devam etmektedir. Bu rahatsızlık ise polise duyulan güvenin sarsılması olarak önümüze gelmektedir. Oysaki emniyet teşkilatı kapkaççılığın yayılmasından veya önlenememesinden sorumlu tek kurum değildir. Günümüzde toplumun birçok kesimi ceza adalet sistemi içerisindeki kurum ve kuruluşların kapkaççılık konusundan sorumlu olduğunun bilincinde değildir. Bu açıdan diğer kurum ve kuruluşların da sorumlulukları göz önüne alınarak değerlendirme yapılması en doğru yol alacaktır. Aksi takdirde polisin tek başına kapkaççılıktan sorumlu tutulması, toplumun duyduğu güven duygusunu derinden sarsacak ve farkında olmadan polisin etkinliğinin önüne geçilmiş olacaktır.
Suç ve suçlu ile sürekli ve dinamik bir şekilde mücadele eden polisin verimli ve etkili olması için kendisine duyulan güven çok önem arz etmektedir. Halkın desteğini alan polis, toplumun huzuru ve sukununu sağlamaya yönelik çalışmalarına daha iyi odaklanacak; emniyet ve asayişin sağlanması bağlamında çok daha üst seviyede konsantrasyona sahip olacaktır. Böylece suçla mücadele eden, tek amacı halkına hizmet edip toplumun refah seviyesini yükseltmek olan, gecesini gündüzüne katan polisin kapkaççılıkla mücadeledeki konumu daha belirgin hale gelecektir. Bu bağlamda Kapkaççılığın giderek yayılan etki alanının daraltılamamasının altında yatan nedenlerin araştırılması sorunun çözülebilmesi açısından önemli bir adım olacaktır. Gerekli olan işlemlerin yapılmaması ve alınması gereken ciddi tedbirlerin alınmaması sonucu olumsuz anlamda güncelliğini koruyan kapkaç terörünün çeşitli boyutlarıyla ele alınması artık bir gereklilik değil zorunluluktur.
KAPKAÇÇILIK
1-KAVRAM OLARAK KAPKAÇÇILIK
Bir kimsenin haberi olamadan, taşınabilir eşya ve ziynetin bir veya birkaç kişi tarafından aniden kapıp kaçırılmasına kap-kaççılık denir. Genellikle bayanların taşıdıkları çantaların ellerinden veya omuzlarından zorla alınarak çalınması olayı olarak ta tanımlanabilir. Kapmak ve kaçmak kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen bu fiili gerçekleştiren kimselere kapkaççı denir. Meydana gelen söz konusu olaya ise kapkaç denir. Kapkaççılık ise tanımlamada kolaylık olsun diye halk tarafından dillendirilen, olumsuz manada sosyal bir alışkanlığı veya yapılan işi yahut bir mesleği ifade eden türetilmiş bir olgudur.
Günlük hayatta, yani aktüel olarak kapkaççılık; kalabalık cadde ve sokaklarda genelde yalnız dolaşan kimselere, kim olduğu bilinmeyen kişilerin, yaklaşarak, içerisinde değerli eşya ve para olduğu zannedilen çanta ve benzeri eşyaları alabilmek için, otomobil ve motosiklet gibi hareket kabiliyeti yüksek araçları da kullanarak veya da yaya olarak belirli bir kuvvet uygulanmasıyla birlikte (bu kuvvet itme, çekme, düşürme veya zorla bıraktırma şeklinde olabilir) kişiyi etkisiz hale getirmesi ve söz konusu değerli eşyayı çalması olayı olarak tanımlanabilir.
2-KAPKAÇÇILIĞIN HUKUKSAL BOYUTU
Son yıllarda revaçta olan kapkaççılık olgusunun Türk Ceza Kanunu ve diğer özel ceza kanunlarında müstakil bir suç olarak yer almaması; toplumun değişik kesimlerine(akademisyenler, kolluk personelleri, hukukçular, toplum bilimciler, medya vs…)bu sapmış eylemi, çeşitli hipotez, yaklaşım ve ifade tarzlarıyla tartışma alanı oluşturarak, masaya yatırma imkan ve zemini yaratmaktadır. Bu bağlamda; kimi akademisyen ve ceza hukukçularının fikir ve görüşleri, kapkaççılık konusu itibariyle, bir bütünlük oluşturamamış; dolayısıyla ilgili kesimler arasında fikir birliği sağlanamamıştır. Sonuç olarak, görüş ayrılıkları ortaya çıkmış ve kapkaççılık konusunda öne sürülen fikirler çeşitlenmeye başlamıştır.
Bu itibarla, bazı ceza hukukçuları kapkaççılık eyleminin TCK md.142/2-b de bulunan nitelikli hırsızlık kapsamında değerlendirilmesinin yerinde ve uygun olacağını belirtirken, kimileri ise söz konusu eylemin TCK md.148 de yer alan yağma suçu kapsamında dikkate alınmasının gerekliliğini vurgulamaktadır. Burada önemli olan husus, hırsızlık ve yağma fiillerinin hukuki açıdan ne anlam doğurduklarının tam olarak tespit edilmesidir. Kapkaççılık suçunun daha iyi anlaşılabilmesi açısından ilgili kanun maddelerinin metinlerini ve gerekçelerini irdeleyerek söz konusu fiillerin hukuki anlamlarını ortaya koymak faydalı olacaktır. Söz konusu tartışmalı maddelerden ilk önce hırsızlık suçunun derinlemesine incelenerek kapkaççılık hususundaki kafalardaki soru işaretlerinin en aza indirilmeye çalışılması gerekmektedir. Çünkü hırsızlık suçunun tam anlamıyla ne ifade ettiği anlaşılamazsa yağma suçunun ne anlama geldiği de toplumun belirli kesimleri tarafından anlaşılamayabilir. Bu açıdan işe hırsızlık üzerinde yoğunlaşarak başlamak en isabetli yol olacaktır.
a) Hırsızlık suçunun ele alınması :
(1) Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji de, taşınır mal sayılır.
Madde metninde, hırsızlığın temel şekli tanımlanmıştır. Buna göre, taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir. Rızanın geçerli olması için bulunması gereken koşulların varlığı hâlinde zilyedin rızası bir hukuka uygunluk nedeni teşkil edecek ve suç oluşmayacaktır.
Hırsızlık suçunun oluşabilmesi için, failin kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla hareket etmesi yeterli olup, bunun fiilen temini şart değildir. Bu yarar, maddî veya manevî olabilir.
Almak fiilinden maksat, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesidir. Bu tasarruf olanağı ortadan kaldırılınca suç da tamamlanır.
Maddenin ikinci fıkrasında, ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji, taşınır mal sayılmıştır. Buna göre, elektrik enerjisi, gazlar, tabiî veya sun’i buharlar da hırsızlık suçunun konusunu oluşturabilecektir.
Nitelikli hırsızlık