Jandarma Genel Komutanlığı Tarihçesi

Yazan Türk

Dost Üyeler
Katılım
7 May 2008
Mesajlar
101
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Tarihçe


Dünya milletleri ile karşılaştırıldığında, düzenli ve uzun ömürlü devletler kurma yeteneğini ve gücünü göstermiş olan Türkler, tarih sahnesinde göründükleri günden bu yana düzenli devlet anlayışlarının yanı sıra, ülkelerinde emniyet ve asayişin sağlanması yolunda koydukları yasalar ve töreler ile de dikkat çeken bir millet olmuştur. Eski Türklerde Başbuğ, Kağan, Hakan diye anılan hükümdarlar aynı zamanda emniyet ve asayiş hizmetleriyle bizzat uğraşmışlardır. Orhun Kitabeleri’nde Yargan olarak geçen ve Hakanların emrinde, emniyet ve asayişi sağlayan bir zabıtanın bulunduğu bilinmektedir.
Selçuklularda Surta, Osmanlılarda Subaşılar, daha sonraları Zaptiyeler ve yakın tarihte Jandarma, emniyet ve asayiş hizmetlerini yürüten askeri kolluk teşkilatları olarak görülmektedirler.

image001.jpg

Osmanlı Devleti’nde; kazalarda Kadılar emrindeki Subaşılarla, sancaklarda Mirliva veya Sancak Beyleri, eyaletlerde ise Mir-i Miran veya Beylerbeyi askeri ve mülki birer otorite olarak emrindeki askerlerle emniyet ve asayiş hizmetlerini yürütmüşlerdir.
Devletin başkenti İstanbul’da ise emniyet ve asayiş hizmetleri farklı bir teşkilat tarafından yürütülmüştür. Bu amaçla İstanbul’un içinde ve dışında asayiş karakolları açılmış ve bu karakollarda Karakullukçu denen Yeniçeriler görev almıştır. Yeniçeri Ağası, Cebecibaşı, Cebeciler, Kaptan Paşa, Topçubaşı ve Topçular, Bostancıbaşı ve Bostancılar, devletin emniyet ve asayişinin sağlanmasında görevli ve sorumlu isimler olarak tarihe geçmişlerdir.
18 Haziran 1826’da Yeniçeriliğin ortadan kaldırılmasından sonra emniyet ve asayiş hizmetleri; ‘Asakir-i Muntazama-i Mansuri’,’Asakir-i Muntazama-i Hassa’ ve 1834 tarihinde Anadolu ve Rumeli’nin bazı eyaletlerinde ‘Asakir-i Redife’ adı altında kurulan askeri teşkilatlar tarafından yürütülmüştür.
03 Kasım 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı (Tanzimat-ı Hayriye – Gülhane Hattı Hümayunu) ile halkın can ve mal emniyetinin korunması görevi, eyalet ve sancak valilikleri emrine gönderilen subaylar tarafından yürütülmüştür.
16 Şubat 1846 tarihinde Zaptiye Müşirliği kurulmuş, eyalet ve sancaklardaki Umuru Zaptiye hizmetleri doğrudan doğruya bu makama bağlanmıştır. Bu devreye, ‘Tevhidi Zabıta’ (zabıtanın birleştirilmesi) devresi de denilmektedir. Zaptiye Müşirliği, bir üst seviyedeki askeri bir makam olan ‘Seraskerlik’ makamına bağlanmıştır. Böylece asıl görevi iç güvenlik ve düzeni sağlamak olan ve tek elden sevk ve idare edilen yeni bir askeri zabıta sınıfı doğmuştur.
14 Haziran 1869 tarihinde teşkilatın ilk nizamnamesi olan Asakir-i Zaptiye Nizamnamesi yürürlüğe konmuştur. Bu nizamname ile zabıta görev ve hizmetleri, yetki ve sorumlulukları hukuki bir çerçeve içine alınmıştır. Yönerge uyarınca her ilde bir Zaptiye Alayı kurulmuş, personeli piyade ve süvarilerden oluşmuştur. Ayrıca, alay, tabur, bölük ve takım teşkilatlanmasına gidilmiştir.
Arşivlerde, 1839 yılından itibaren “Jandarma” adına ve muhtelif “Jandarma tayin kararnamelerine” rastlanılmış olduğundan; Türk Jandarma Teşkilatının 1839 yılında kurulduğu anlaşılmış ise de araştırmalarda kuruluş ay ve gününün tespiti mümkün olmamıştır. Bu nedenle Asakir-i Zaptiye Nizamnamesi’nin kabul tarihi olan 14 Haziran 1869 tarihinin 14 Haziranı alınarak, “14 Haziran 1839” tarihi Jandarma Teşkilatının kuruluş günü olarak kabul edilmiştir.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Sadrazam Sait Paşa, modern bir zabıta teşkilatı kurmak için İngiltere ve Fransa’dan subaylar getirtmiş, teşkilatlanmada değişiklik yapılmış ve 20 Kasım 1879’da Seraskerlik makamına bağlı ‘Umum Jandarma Merkeziyesi’ kurulmuştur.
Jandarma, 1908 yılında IInci Meşrutiyet’in ilan edilmesinden sonra özellikle Rumeli’de büyük başarılar göstermiştir. Bunun üzerine teşkilat 1909 yılında yeniden düzenlenerek Harbiye Nezareti’ne bağlanmış ve Umum Jandarma Kumandanlığı adını almıştır.
Jandarma Birlikleri; 1914 yılında başlayıp 1918 yılında biten Birinci Dünya Savaşı ile 1919 yılında başlayıp 1922 yılında biten Kurtuluş Savaşımızda, hem iç güvenlik görevlerini sürdürmüşler, hem de bir çok cephede Silahlı Kuvvetlerin ayrılmaz bir parçası olarak yurt savunmasına iştirak etmişlerdir. Jandarma Birliklerinin bu savaşlarda gösterdiği kahramanlıklar ve yararlılıklar her türlü övgünün üzerindedir.
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanından sonra, devletin birçok kuruluşunda olduğu gibi, Jandarma Teşkilatı’nda da reorganizasyon çalışmalarına bir plan çerçevesi içerisinde başlanılmıştır.
1918 yılında kapatılan Jandarma Astsubay Okulu İzmit’te yeniden açılmıştır. Sabit Jandarma Bölge Müfettişlikleri ve İl Jandarma Alay Komutanlıkları yeniden teşkilatlandırılmış, Seyyar Jandarma Birlikleri güçlendirilmiştir.


image002.jpg

10 Haziran 1930 tarihinde 1706 sayılı Kanun çıkarılmış ve Jandarma Teşkilatı bu günkü hukuki statüsünü kazanmıştır.
1935 yılında Jandarma Subaylarının Harp Okulu’nda yetiştirilmesi esası kabul edilmiştir.
1937 yılında ‘Jandarma Teşkilat ve Vazife Nizamnamesi’ yürürlüğe girmiştir.
1939 yılında Jandarma Teşkilatı; Sabit Jandarma Birlikleri, Seyyar Jandarma Birlikleri, Jandarma Eğitim Birlikleri ve Okullar olmak üzere üç grup halinde yeniden düzenlenmiştir.
1956 yılında yürürlüğe konan 6815 sayılı Kanun ile, bu tarihe kadar Gümrük ve Tekel Bakanlığı’na bağlı tümen seviyesinde askeri bir kuruluş olan Gümrük Umum Kumandanlığı tarafından yürütülen sınır, kıyı ve karasularımızın emniyet ve korunması ile gümrük bölgelerinde kaçakçılığı men, takip ve tahkik görev ve sorumluluğu Jandarma Genel Komutanlığı’na verilmiştir.
1957 yılında Jandarma Sınır Birlikleri tugaylar haline dönüştürülmüş, ayrıca Jandarma Eğitim Tugayları kurulmuştur.
1961 yılında Jandarma Bölge Komutanlıkları kurulmuştur.
1963 yılında Foça’da Jandarma Komando Okulu açılarak, komando eğitimine başlanmış, buna bağlı olarak jandarma komando birlikleri teşkil edilmiştir.
1961 yılında İlk Jandarma Bölge Komutanlığı Ankara’da kurulmuştur.
1968 yılında Diyarbakır’da Hafif Helikopter Bölük Komutanlığı adı altında ilk Jandarma Havacılık Birliği kurulmuştur.
1974 yılında Jandarma Komando Birlikleri ile Jandarma Havacılık Birlikleri Kıbrıs Barış Harekatı’na katılmış ve Kıbrıs Türkü’nün bağımsızlık mücadelesinde de ön saflarda yerini almıştır.
1982 yılında 2692 sayılı Kanun ile kıyı ve karasularımızın korunması görevi Sahil Güvenlik Komutanlığı’na devredilmiştir.
1983 yılında 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu yürürlüğe girmiştir.
1988 yılında 3497 sayılı Kanun ile kara sınırlarımızın korunması ve güvenliğinin sağlanması görevi Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na verilmiş, ancak İran ve Suriye Sınırı’nın bir kısmı ile Irak Sınırı’nın tamamının sorumluluğu halen Jandarmada bulunmaktadır.
Sorumluluk sahasında meydana gelen olaylarla ilgili olarak, suç ve suç delillerinin bilimsel yollarla araştırılması ve yargıya götürülmesi amacıyla 23 Mart 1989 tarihinde başlatılan bir çalışma ile 1993 yılında Ankara’da Jandarma Kriminâl Daire Başkanlığı (JKDB), 1994 yılında Van, 1998 yılında Bursa, 2005 yılında ise Aydın Jandarma Bölge Kriminâl Lâboratuvar Amirlikleri kurulmuştur. Lâboratuvarların kuruluş faaliyetlerine paralel yürütülen çalışmalar kapsamında:
(81) İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde Olay Yeri İnceleme Timleri(OYİT),
(34) İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde (41) adet Patlayıcı Madde İmha Unsuru,
(14) İl Jandarma Komutanlığında Parmak ve Avuç İzi Kısım Amirlikleri,
(388) İlçe Jandarma Komutanlığı bünyesinde Olay Yeri İnceleme Birimleri (OYİB) teşkil edilmiştir.
Jandarma, 1984 yılından günümüze kadar geçen süre içerisinde, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne kasteden başta PKK/ KONGRA-GEL olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ve Karadeniz Bölgesi ile bütün ülke sathında terörle mücadelenin en önemli unsuru olmuştur. Bu uğurda binlerce şehit ve yaralı veren Jandarma, bundan sonra da her ne pahasına olursa olsun ülkemizin birlik ve beraberliğini korumaya devam edecektir.
 

Mustafa KÖSE

Dost Üyeler
Katılım
4 Haz 2008
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Jandarma Genel Komutanlığı Tarihçesi

İlt: İlt: ÇAY'DA KONSEYİN İKİ ÜYESİ ..
Kimden : [email protected] [Göndereni Engelle] [Adres Defterine Ekle]
Kime : "KIBRIS" <[email protected]> , "MUSTAFA KÖSE" <[email protected]>
Tarih : 22/02/2009 22:32

Bayramoğlu'na "Kaçak Çay" Fezlekesi

- Haber Merkezi on Nisan 09,2008 http://www.gazetevice.net/Haber/1659.html


Diğer Haberler

» 1 Milyon YTL'lik Haksız Kazanç İddiası
by ÖmerŞan Gönder Apr 09,2008
» İşte Adalet ve Kalkınmanın Tecellisi!..
by Haber Merkezi Gönder May 26,2008
» Bayramoğlu'na "Sahtecilik ve Kaçakçılık"tan Yeni Soruşturma
by Haber Merkezi Gönder Oct 07,2008
» Müfettişlere 'Bayramoğlu Çayı' İncelemesi
by Haber Merkezi Gönder Apr 10,2008
» Bayramoğlu, UÇK Başkanlığından İstifa Etmeli
by Saltuk Deniz Gönder Oct 07,2008

bayramoglukacak.jpg

Hakkında, “Sahtecilik Yaparak Kaçakçılık Suçu İşlemek ve Haksız Kazanç Sağlamaktan” Soruşturma Başlatıldı
Gümrük Müsteşarlığı Tarafından Yapılan Suç Duyurusu ile Geçmişteki İhracatları da İncelemeye Alındı
(Haber Merkezi)- AKP Rize Milletvekili Ali Bayramoğlu’nun ‘Çay Oyunu’nu Gümrük Müfettişleri bozdu. Daha önce ‘kaçak ve sahte çay’ suçlamalarına karşı ‘beraat’ ettiğini ileri sürerek savunma yapan ve bu iddiaların kendisine yönelik ‘karalama’ kampanyası olduğunu ileri süren Bayramoğlu hakkında ‘evrakta sahtecilik yapmak’, ‘kaçakçılık suçu işlemek’ ve ‘haksız kazanç sağlamak’ suçlarından suç duyurusunda bulunuldu.
Gümrük Müfettişlerinin ortaya çıkardığı olaylarla ilgili yeniden soruşturma başlatılırken; söz konusu dosya ise Yargıtay tarafından incelenecek. ‘Sahte evrak düzenlemek’ suçundan Çerkezköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan suç duyurusunda da
[FONT=Times New
Roman]suç unsuru bulunursa TBMM’ye fezleke gönderilecek.
[FONT=Times
New
Roman] Özellikle 22 Temmuz Genel Seçimleri öncesinde bu yöndeki haberleri tekzip ederek, bazı gazeteciler ve siyasiler hakkında tazminat davası açan ve çeşitli eleştirilerde bulunan AKP Rize Milletvekili Ali Bayramoğlu hakkındaki son gelişmeleri değerlendiren gazeteci Saygı Öztürk, 6 Nisan 2008 tarihli Hürriyet Gazetesindeki haberinde olayı ayrıntılarıyla göz önüne serdi.

[FONT=Times
New
Roman] Hürriyet’in 1. sayfada sürmanşetten verdiği habere göre AKP Rize Milletvekili Ali Bayramoğlu, “işleyip, ihraç edeceğim” taahhüdüyle ithal ettiği çayların yerine “çay çöplerini” göndermeye çalıştığıyla ilgili bir davada beraat etmişken, Gümrük Müfettişleri olayın peşini bırakmadı. Müfettişlerin ısrarı üzerine TÜBİTAK, daha önce


Promosyon hakkım için sendikanın da birimlerde dava açılabileceği görüşü ile de kendim kişisel hakkım için dava açabileceğimi bilgilendirerek, Çay-Kur genel Müd. Bilgi edinme birimine hem postayla hem internet üzerinden başvurdum. İlgili belgelerin suretlerini istedim. Cevap gecikince bir daha talep ettim, vermeleri gereken belge suretlerini vermediler ancak …….. (Bilgi edinme Birimi cevabında)Çay fabrikası Müdüriyetinden, yani çalıştığım yerden 10 yıllık sözleşmeyi(suratini) alabileceğimi bildirdiler. Makamdan sözlü devamen yazılı dilekçeyle istedim, vermediler, Rize’ye bildirdim, bir çözüm bulmadılar. Suç işliyorlar ..

Suçlarını örtme telaşı ile Tarım Bakanlığı Müfettişleri eksik ve yanlış bilgilerle yönlendi- rilmiştir. …. …. . Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’na şikayet dilekçem; ( BU KONULARI İLGİLİ Savcılığa ve diğer Devlet Birimlerine aynen ihbar ettim ..)
-----------------------------------------------------------------
Çaykur'un Özelleştirilmesinde Son Nokta -- Haber Merkezi Aralık 02,2008 - http://www.gazetevice.net/
Sakarya’dan Adaylığa Soyunan Genel Müdür Yüce Hac, Çay-kur ise Özelleştirme Yolunda Kurumun Özelleştirme Çalışmalarını Saklama Çabaları Özelleştirme İdaresi Başkanı Kilci’nin Açıklamaları ile AçığaÇıktı
(Haber Merkezi)- Uzun zamandır ülke gündemi ile bölge gündemini ve özellikle de Rize’deki tartışmaların odağını oluşturan Çaykur’un özelleştirilmesi hesaplarına, son noktayı Özelleştirme İdaresi (Öİ) Başkanı Metin Kilci koydu. Kilci, iktidar yanlısı olarak bilinen Sabah Gazetesine yaptığı açıklamada‘çay ve Çaykur’un özelleştirileceğini’ söyledi.
Özelleştirme tartışmalarına başta Çaykur Genel Müdürü Ekrem Yüce, AKP Milletvekilleri ve AKP’li yöneticiler ‘Çaykur’un özelleş- tirilmesi gündemde yok’ şeklinde yanıt vermesine karşın; Öİ Başkanı Kilci, kurumun 2009 yılı içerisinde özelleştirme kapsamına alındığını bildirdi.
Öİ Başkanı Kilci, söz konusu gazeteye yaptığı açıklamada; kamuda özelleştirilecek sektörleri ve birimleri sürekli incelediklerini belirterek, “Hesaplarına, yapılarına ve mevzuatlarına bakıyoruz. Bunlardan biride BOTAŞ” dedi. Kilci, açıklamasında, madencilik sektöründe de özelleştirilecek kuruluşlar olduğunu vurgulayarak, “Bunların arasında TKİ, TTK, Eti Maden var. Makine Kimya var. Silah üretimi, posta hizmetleri, bankacılık sektörü ve çay da var. Bunlar önemli. Bunların zaman içerisinde özelleştirilmesi mutlaka gündeme gelecek” dedi. Kilci ayrıca, TEDAŞ’ın, 2007 yılında olduğu gibi bu yılda ciddi zarar edeceğini ileri sürdü.
Kilci’nin açıklamalarına tepki gösteren Tek Gıda-İş Sendikası Rize Bölge Başkanı Naci Bayraktutan, aylardır Çaykur’da sürdürülen sendikal mücadelenin altında özelleştirme hesapları yattığını vurguladıklarını kaydederek, “Çaykur’u özelleştirecekler, bunu yapabilmek için Çaykur’da 55 yıldır örgütlü bulunan Tek Gıda-İş sendikasını yok etmek istiyorlar. Biz bu gerçeği aylar önce işçilerimizle, bölge halkımızla paylaştık. Bunu başarabilmek için aylar önce bölgemize gönderilen bir taşeron sendika aylardan beri işçilerimizi ve bölge halkını kandırarak Tek Gıda-İş Sendikasının 55 yıllık örgütlülüğünü yok edip; Çaykur’un özelleştirilmesinin önünü açmak istediler. Bunu yaparken siyasal iktidarın gücünü ve yerel siyasetçileri yanlarına almayı da ihmal etmediler. Aylardan beri sürdürdüğümüz mücadele sonucu bütün baskı ve tehditlere rağmen işçilerimiz kendi sendikaları olan Tek Gıda-İş Sendikasını terk etmediler. Bu taşeronlara gereken dersi verdiler. Şimdi gelinen noktada, Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci, yaptığı açıklamayla çayın 2009 yılında özelleştirileceğini açıklıyor. Kilci yaptığı bu açıklamayla bizim gerçekleri söylediğimizi bir kez daha doğrulamış oluyor. Tek Gıda-İş Sendikası olarak dün olduğu gibi bugünde işçilerimizin haklarını korumaya ve Çaykur’un özelleştirilmesine karşı mücadeleye devam edeceğiz. Bölge halkının barış ve huzur ortamını bozmak isteyen, Çaykur’un bir an evvel özelleşmesi için bölgemize gönderilen bu taşeronların gerçek yüzü bir kez daha ortaya çıkmıştır. Artık bölge halkı bu taşeronlara inanmıyor” dedi.
Öte yandan bütün bu tartışma ve açıklamalar devam ederken; Çaykur Genel Müdürü Ekrem Yüce’nin eşi ile birlikte Hacca gittiği bildirildi. Yüce’nin 20 günlük Hac görevi sırasında yerine Genel Müdür Yardımcılarından Yunus Kaldırım’ın vekalet edeceği kaydedilirken; Hac dönüşündeki izninin bir kısmını Sakarya’da, diğer kısmını da Rize’de geçireceği belirtildi.
Bütün bu tartışmaların arkasında ise Sakarya’da yayınlanan ‘Sakarya Anadolu Gazetesi’nde yayımlanan Ekrem Yüce’nin Sakarya Belediye Başkanlığı için aday adayı olacağı haberi en ilgi çekici olanıydı. Gazetenin 26 Kasım 2008 Çarşamba günlü sayısında yer alan habere göre, Çaykur Genel Müdürü Yüce’nin Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday adayı olmak için görevinden
Türkiye`ye İran ve Suriye yoluyla kaçak çay girişi, son haftalarda artış gösterdi. Trabzon Çay Sanayicileri Derneği Başkanı Rahmi Üstün, kaçak çayın Türk çayı ile harmanlanarak piyasaya sürüldüğünü, haksız rekabet oluştuğunu ve devletin de vergi kaybına uğradığını söyledi. Türkiye`de yılda 200 bin ton çay tüketildiğini, kaçak yollardan ülkemize giren çayın, bu miktarın 4`te biri olduğunu vurgulayan Üstün, çoğunluğu İran menşeili olan çayların insan sağlığını tehdit ettiğini de savundu. Üstün, İran ve Suriye ile bağlantılı kapılardan yapıldığı tahmin edilen kaçak çay girişlerine karşı gümrüklerde sıkı kontrol yapılmasını istedi. Murat ALHAN/ TRABZON
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

ÇAY'DA KONSEYİN İKİ ÜYESİ .. AL BİRİNİ .. VUR ÖTEKİNE ..
----------------------------------------------------------

ÖRTTÜRTMEYİN ..
bayramoglukacak.jpg
27738.jpg
İHBARDIR ..


ÇAY’DA HESAP VERME ZAMANI ..
----------------------------------------------------------------------İŞÇİ VE MEMURUN İKİ YILI AŞKIN PROMOSYON BEDELİNİ FAİZİYLE BİRLİKTE, GEREĞİNİ YAPMADIĞIN İÇİN SEN ÖDEYECEKSİN ..

HALEN BÜTÜN DEVLET KURUMLARI PROMOSYON ALIRKEN HİÇ PROMOSYON ALAMAYAN ÇAY-KUR ÇALIŞANLARI, HUKUKEN SORUMLU VE KUSURLU GÖRDÜKLERİ ÇAY-KUR GENEL MÜDÜRÜ “EKREM YÜCE” YE DAVA AÇARAK PARALARINI KENDİSİNDEN İSTEYECEKLER ..
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Çaykurda promosyon sorunu: Çaykur Genel Müdürü

http://www.haber 53.com/ ..
Çaykur Genel Müdürü Ekrem Yüce, promosyon uygulamasını da içerecek şekilde yeni sözleşmelerin hazırlanması için bankalarla diyaloğa geçilmesi ve sağlanacak promosyon desteğinin çalışanlara dağıtılması konusunda kurumlarınca komisyon oluşturularak çalışmalara başladığını söyledi.
Yüce, gazetecilere yaptığı açıklamada, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun, Çaykur'un 1999 yılı faaliyetlerini incelemesi sonucunda düzenledikleri raporda, kurumlarınca satın alınan yaş çay bedelleriyle personelin maaş ve ücretlerinin bankalar aracılığıyla ödenmesi konusunda temennide bulunduğunu belirtti. Bunun üzerine 2000 yılında Rize il merkezinde şubesi bulunan tüm kamu ve özel sektör bankalarına müracaat ederek bu ödemelerin ATM'den yapılıp yapılmayacağını sorduklarını ifade eden Yüce, bu bankalardan yalnızca İş Bankası, Akbank ve Vakıflar Bankası'nın kendilerine olumlu cevap verdiğini ve bu bankalarla protokol imzalanması için çalışma yapıldığını kaydetti.
İlgili bankalarla protokol imzalandığı dönemde promosyon konusunun gündemde olmadığını, sadece bankaların vereceği hizmet karşılığı olarak ödemelerin bu bankalar aracılığıyla yapılmasının kararlaştırıldığını dile getiren Yüce, şunları söyledi: ''Protokol yapılırken ilgili bankalar, kuruluşumuzun belirttiği çay fabrikalarında kurulacak ATM cihazlarının kurulum ve işletim maliyetinin yüksekliği belirtilerek protokolün 10 yıllık yapılması talep etti. Bu doğrultuda çay fabrikalarımız bulundukları yerdeki ilgili bankaların şubeleri ile gerekli protokolü imzaladılar. Ancak o günkü şartlarda mevzuatımız uygun olmadığından promosyon konusuna yer verilmemiştir. Bu uygulama halen devam etmektedir.''


Yüce, promosyon uygulamasının 12 Mayıs 2007 tarihinde Resmi Gazete' de Bakanlar Kurulu kararına istinaden yayınlanarak mevzuattaki yerini aldığını ifade ederek, ''Bu nedenle Çaykur Genel Müdürlüğü olarak bankaların sağlaması gereken ayni ve nakdi promosyon uygulama- larından kurumumuz ve çalışanlarının faydalanması gerektiği kanaati ve beklentisi hakim oldu. Bu beklentilerin gerçekleştirilmesinin kurum ve çalışanlarımızı daha mutlu edeceği açıktır'' diye konuştu.

Promosyon uygulamasını da içerecek şekilde yeni sözleşmelerin hazırlanması için bankalarla diyaloğa geçilmesi ve sağlanacak promos- yon desteğinin çalışanlara dağıtılması konusunda kurumlarınca komisyon oluşturularak çalışmalara başladığını kaydeden Yüce, bu komisyonda hem Çaykur hem de sendika ve diğer ilgili birimlerin temsilcilerinin bulunduğunu söyledi.

YORUMLAR –
ali can
08-07-2007, 20:19:04
butün kurumlar milli eğitim bakanlığına bağlı memur ve öğretmenler promosyon hakedişlerini aldığı halde neden çaykurda çalışanların promosyon hakedişleri verilmiyor.neden çay işletmeleri 2011 yılına kadar çalışanlarının aleyhine sözleşme ımzaladılar.çaykur 2004 yılı dahil olmak üzere çalışanlara promosyon hakedişlerilerini ödemek zorunda kalacaktır.bankalardan alınan araçlar nasıl geri verildiyse
[FONT=Times
New
Roman] http://www.haber53.com/
PROMOSYON KONUSUNA YER VERİMEMİŞMİŞ .. O ZAMAN YENİ YASAL DÜZENLEMELER GEREĞİ YER VER .. NİYE VERMEDİN ??..
[FONT=Times
New
Roman]------------------------------------------------------------------------------------------------

BANKAMATİK ANLAŞMALARI YAPILIRKEN, HAZIRLANAN SÖZLEŞME ÜZERİNDEN, FABRİKALAR, MÜDÜRLÜKLER, HER BİRİM KENDİSİ BANKALARLA SÖZLEŞME YAPMIŞTI ..
EKREM YÜCE ŞİMDİ, MEMURUN, İŞÇİNİN HAKKI, PARASI OLDUĞUNDA NİÇİN AYNİ YÖNTEME İZİN VERMİYORSUN ..
- - - - SEN KİMDEN YANASIN ! ! ? ?



“ Çaykur'un Kayıp Trilyonları! ”

ARAŞTIRMA –Röportaj /Ahmet Şefik on Şubat 01,2008-http://www.gazetevice.net/
[FONT=Times
New
Roman]Tartışma ve iddialar yabancı değil. Bankalar, kamu ya da özel kesim çalışanlarının maaşlarını kendi bankaları üzerinden ödenmesi için bu kurum ya da şirketlere belirli bir promosyon (hediye- kimine göre rüşvet) verilmesini öngörüyor. Bankaları yarıştıran bu promosyon sitemi ilk başlarda kurum ya da işletme bazında kullanıldı. Kurum ya da işletmeler, bazı eksiklerini bu promosyonlar sayesinde görür hale geldi. Ama uygulama hemen yozlaştı. Çünkü kötü kullanıma, yozlaşmaya çok açıktı. Bazı kurum ve şirket yöneticileri, özel görüşme anlaşmalarla ya bu promosyonların bir kısmını kullandı ya da ek promosyonlar(!) aldı. Bu tartışmalı, belirsiz süreç üzerine, promosyonun ücret alanlara yapılması yolunda yeni bir uygulamaya gidildi. Şimdi birçok kurumda iş böyle yürüyor. Sözgelimi Rize’de, Milli Eğitim çalışanları 500 YTL, Defterdarlık çalışanları 400 YTL promosyon primi alıyor. Diğer kurumlarda da benzeri bir prim düzeyi geçerli. Yani ortada maaşların ödenmesi ile ilgili promosyonların oluşturduğu ciddi bir rant var.

16 BİN ÇALIŞANA PROMOSYON
[FONT=Times
New
Roman]İşte Çay-Kur’daki promosyon olayı da böyle bir tartışmanın ürünü. Tartışma özellikle geçen yılın ortasında alevlendi. Çünkü Çay-Kur işçilerinin maaşlarının bazı bankalar aracılığı ile transfer edildiği, özellikle Tek Gıda İş Sendikası’nın da, bu maaşların transfer edildiği bankalarla Çay-Kur’un bir promosyon anlaşması yapmasını zorlamayarak işçileri kişi başına 4 bin- 4 bin 500 YTL zarara uğrattığı iddia edildi. Peki, diyelim ki sendika bu hak için bir girişimde bulunmadı, promosyon görüşmesini yapacak olan Çay-Kur ne yaptı? Hangi kurallara, koşullara göre bankalara yetki verildi? Üstelik sadece 16 bin Çay-Kur çalışanı değil, üreticilerin çay ödemeleri de bankalara kaydırıldı. Peki bu bankalarla bir promosyon anlaşmasına gidildi mi? Gidildiyse bu paralar nerede? Gidilmediyse, resmi ve özel kurumlar bankalarla cayır cayır anlaşma yaparken, neden Çay-Kur yöneticileri böylesine müthiş bir olanağı kullanmadı, böylesine büyük bir kaynağın çalışanına ve üreticisine aktarılmasına önayak olmadı?

ÇAY-KUR TATMİN ETMEDİ
Bütün iddia ve açıklamalar üzerine Çay-Kur, 1 Temmuz 2007’de bir açıklama yaptı. Bu açıklamada 2000’den bu yana
PROMOSYON KONUSUNA YER VERİMEMİŞMİŞ .. O ZAMAN YENİ YASAL DÜZENLEMELER GEREĞİ YER VER .. NİYE VERMEDİN ??..
[FONT=Times
New
Roman]------------------------------------------------------------------------------------------------

BANKAMATİK ANLAŞMALARI YAPILIRKEN, HAZIRLANAN SÖZLEŞME ÜZERİNDEN, FABRİKALAR, MÜDÜRLÜKLER, HER BİRİM KENDİSİ BANKALARLA SÖZLEŞME YAPMIŞTI ..
EKREM YÜCE ŞİMDİ, MEMURUN, İŞÇİNİN HAKKI, PARASI OLDUĞUNDA NİÇİN AYNİ YÖNTEME İZİN VERMİYORSUN ..
- - - - SEN KİMDEN YANASIN ! ! ? ?



“ Çaykur'un Kayıp Trilyonları! ”

ARAŞTIRMA –Röportaj /Ahmet Şefik on Şubat 01,2008-http://www.gazetevice.net/
[FONT=Times
New
Roman]Tartışma ve iddialar yabancı değil. Bankalar, kamu ya da özel kesim çalışanlarının maaşlarını kendi bankaları üzerinden ödenmesi için bu kurum ya da şirketlere belirli bir promosyon (hediye- kimine göre rüşvet) verilmesini öngörüyor. Bankaları yarıştıran bu promosyon sitemi ilk başlarda kurum ya da işletme bazında kullanıldı. Kurum ya da işletmeler, bazı eksiklerini bu promosyonlar sayesinde görür hale geldi. Ama uygulama hemen yozlaştı. Çünkü kötü kullanıma, yozlaşmaya çok açıktı. Bazı kurum ve şirket yöneticileri, özel görüşme anlaşmalarla ya bu promosyonların bir kısmını kullandı ya da ek promosyonlar(!) aldı. Bu tartışmalı, belirsiz süreç üzerine, promosyonun ücret alanlara yapılması yolunda yeni bir uygulamaya gidildi. Şimdi birçok kurumda iş böyle yürüyor. Sözgelimi Rize’de, Milli Eğitim çalışanları 500 YTL, Defterdarlık çalışanları 400 YTL promosyon primi alıyor. Diğer kurumlarda da benzeri bir prim düzeyi geçerli. Yani ortada maaşların ödenmesi ile ilgili promosyonların oluşturduğu ciddi bir rant var.

16 BİN ÇALIŞANA PROMOSYON
[FONT=Times
New
Roman]İşte Çay-Kur’daki promosyon olayı da böyle bir tartışmanın ürünü. Tartışma özellikle geçen yılın ortasında alevlendi. Çünkü Çay-Kur işçilerinin maaşlarının bazı bankalar aracılığı ile transfer edildiği, özellikle Tek Gıda İş Sendikası’nın da, bu maaşların transfer edildiği bankalarla Çay-Kur’un bir promosyon anlaşması yapmasını zorlamayarak işçileri kişi başına 4 bin- 4 bin 500 YTL zarara uğrattığı iddia edildi. Peki, diyelim ki sendika bu hak için bir girişimde bulunmadı, promosyon görüşmesini yapacak olan Çay-Kur ne yaptı? Hangi kurallara, koşullara göre bankalara yetki verildi? Üstelik sadece 16 bin Çay-Kur çalışanı değil, üreticilerin çay ödemeleri de bankalara kaydırıldı. Peki bu bankalarla bir promosyon anlaşmasına gidildi mi? Gidildiyse bu paralar nerede? Gidilmediyse, resmi ve özel kurumlar bankalarla cayır cayır anlaşma yaparken, neden Çay-Kur yöneticileri böylesine müthiş bir olanağı kullanmadı, böylesine büyük bir kaynağın çalışanına ve üreticisine aktarılmasına önayak olmadı?

ÇAY-KUR TATMİN ETMEDİ
Bütün iddia ve açıklamalar üzerine Çay-Kur, 1 Temmuz 2007’de bir açıklama yaptı. Bu açıklamada 2000’den bu yana




Şenol
09-07-2007, 16:02:03
Sayın Genel Müdür Rize Çay iht. Güm Kadiköye nasıl Kaptırdın bu konuda bir fikrin yokmu. Yoka sen Kendini Erbakan Hoçanın söylediği gibi Köy Kahvesinde Televizyon seyreden KASKETLİ ADAMMI sanıyorsun.



<DIV class=eF1 id=htmlDiv2 style="PADDING-RIGHT: 0px; PADDING-LEFT: 5px; LEFT: 10px; PADDING-BOTTOM: 0px; OVERFLOW: auto; PADDING-TOP: 10px; BACKGROUND-COLOR: #ffffff; TEXT-ALIGN: left; align: left"><DIV>

<BLOCKQUOTE style="PADDING-LEFT: 5px; MARGIN-LEFT: 5px; BORDER-LEFT: #000000 2px solid">
----- Özgün İleti -----
Kimden : [email protected]
Kime : [email protected],[email protected],"[email protected]" ,"[email protected]" ,"[email protected]" ,[email protected],[email protected],[email protected],[email protected],"[email protected]" ,[email protected],[email protected],"OğuzO İzm.Mlt." ,"Prof.Dr.Haluk KOÇ" ,"MURAT ÖZKAN-GİRESUN MHP MİLLETVEKİLİ" ,[email protected],"BYDK" ,"MUSTAFA KÖSE"
Gönderme tarihi : 22/02/2009 4:39
Konu : İlt: ÇAY'DA KONSEYİN İKİ ÜYESİ ..

<DIV>

<BLOCKQUOTE style="PADDING-LEFT: 5px; MARGIN-LEFT: 5px; BORDER-LEFT: #000000 2px solid">
----- Özgün İleti -----
Kimden : [email protected]
Kime : "SAYIN BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN" ,[email protected],"RİZE CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI"
 
Üst