BU ZAMAN, BAŞKA ZAMAN…
Artık şikâyet etme, sızlanma, diz dövme zamanı geçmiştir. Uyuma zamanı hiç değildir. ‘Nasıl olsa güvendeyiz’ varsayımı ile yan gelip yatarak hülyalara dalma zamanı da geçmiştir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, sadece kendi çıkarlarını koruyan ve çıkarları doğrultusunda en ufak bir taviz dahi vermeyen emperyalist dış güçlerin planlı ve acımasız saldırısı altındadır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, emperyalist güçlerin güdümünde ve onların maddi ve manevi destekleri ile saldırganlaşan işbirlikçilerin sistemli ihaneti ile karşı karşıyadır.
KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ CAN ÇEKİŞMEKTEDİR. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ortadan kaldırılması, Kıbrıs Türk Halkı’nın adadaki güvenliğini, geleceğini ve varlığını tehlikeye atacaktır. Kıbrıs Türk Halkını yeniden devletsiz, korumasız, itilen, kakılan ve horlanan bir kabile durumuna düşürecektir. Bu nedenlerle, KIBRIS TÜRK HALKI DA CAN ÇEKİŞMEKTEDİR.
Zaman, emperyalizme, ENOSİS’e, yeniden sömürge olmaya ve bizi ortadan kaldırmaya çalışan her türlü tehlikeye karşı direnme zamanıdır. KKTC’ye ve Kıbrıs Türk Halkının egemenlik haklarına sahip çıkma zamanıdır.
Yüce Atatürk egemenliği, “Bütün cihan halkı bilmelidir ki, artık Türkiye Halkı egemenliğini hiçbir şahıs ve makama veremez. Egemenlik demek şeref demek, namus demek, haysiyet demektir. Halktan bu medeniyet ve insanlık vasfının terkini talep etmek onu insanlıktan çıkarmak demektir.” Şeklinde yorumlarken; egemenliği, “Egemenlik uğrunda ölünecek Leyla değildir” diye hafife alarak Kıbrıs Türk Halkını Rumların insafına teslim etmeye çalışanlarla mücadele zamanıdır.
Bu mücadele yalnız ve ancak Kıbrıs Türk Halkının güçlü iradesi sayesinde başarılabilecek bir mücadeledir.
Geçmiş yıllarda ulusal oyların çoğunlukta olmasına karşın iktidarı ne yazık ki teslimiyetçilere ve emperyalizm işbirlikçilerine kaptırdık.
Bunun nedeni, ulusal oylara talip olan partilerimizin birbirini düşman bilerek kişisel kaprislerini, kişisel kavgalarını ve kişisel çıkarlarını ulusal çıkarların üzerinde tutarak gelecek tehlikelere gözlerini kapatarak birbirleri ile kavgaya tutuşmalarıdır. Bu yanlışlar nedeniyle, emperyalizm işbirlikçilerinin teslimiyetçi politikaları sayesinde Kıbrıs Türk Halkı çok büyük bedeller ödemiş ve ödemeye de devam ediyor. Ancak bu gelecek olan seçimin geri dönüşü yok. İşbirlikçilerin sinsi planlarında başarılı olmaları halinde artık ne bir devlete ne partilere ne de güven içinde hür yaşama hakkına sahip olacağız. Referandum ve ayrılma hakkımız bile olmayacak.
Şimdi partilerimizle, halkımızla ve her türlü kurum ve kuruluşumuzla güç birliği yaparak bu seçimden yüzümüzün akı ile çıkma zamanıdır.
Bugün yapılan tüm kamuoyu yoklamaları ulusal oyların çoğunlukta olduğu yönünde mesajlar vermektedir.
Çoğunlukta olduğumuz halde; seçimlerin sonunda bir kez daha işbirlikçi teslimiyetçiler iktidara gelirse; bunun sorumluluğu ve vebali, ulusal çıkarları göz ardı ederek kişisel kaprislerini, kişisel kavgalarını ve kişisel çıkarlarını öne çıkaranların olacaktır.
Haydi, gelin bir olalım ve geleceğimize sahip çıkalım.
Kamil Özkaloğlu
29 Ocak, 09